3 Haziran 2015 Çarşamba

Büyükçekmece Sahil

Büyükçekmece Mimaroba'da oturup, Büyükçekmece sahili es geçmek güzelim sahile haksızlık olurdu. Evimize yakın Mimaroba sahili henüz yapım aşamasında, planlanan şekilde tamamlanırsa çok güzel olacak gibi duruyor, bitince orası hakkında da bilgi vereceğim. Gelelim Büyükçekmece'ye. Boydan boya çocuk parkı da Uras için gidilmeye değer. Sahil boyunca irili ufaklı bir çok cafe, restaurant, kumpir dükkanları ve dondurmacılar var. Benim en sevdiğim mekan denizin içine doğru minik bir ada şeklinde olan, yürüme yoluyla sahilden ayrılan Albatros Restaurant.


 Sahilden gün batımı ve doğumu
 Uras henüz mini minnacıkken



 Sahildeki parktan
 Sevdiğim bir diğer yer Festival Cafe. Çay bahçesi gibi açık alanının dışında, cam arkasından manzarayı görebileceğiniz kapalı kısmı da var. Ve görüldüğü üzere güzel bir diğer yanı, mama sandalyesi.
 Ben manzaramı çiçeklerin arkasından izlerim, yemeğimi çiçek kokusu içinde yerim diyenler içinde  Dokuzluoğlu Restaurant. Orda da mama sandalyesi var. Birkaç ay önce gittiğim yerlerde mama sandalyesi sorduğum da, höö ne diye soran insanlarla karşılaştığım için, mama sandalyesi görünce seviniyorum :)

 Kumpir sevenler için sahilde kumpirciler de var. Üstelik açık kısımlarında kumsalda oturup, kumlara basıp deniz suyunun ayaklarınıza çarpması keyfi de var.

Kış ve bahar aylarında oldukça nezih, çıkıp hava alabileceğiniz, yürüyüş yapabileceğiniz bir yer iken,yazın gelmesiyle resmen plaja dönüyor. O kadar kalabalık olmasında pazar günü olma etkisi de vardı tabi. Sevdiğimiz yerler bizim kalsın, kimse gelip kalabalık yapmasın, sessiz sakin olsun isteriz ama gün geçtikçe artan nüfus nedeniyle bu pek mümkün olmuyor. Keyifli tatiller

2 Haziran 2015 Salı

Sea Life Akvaryum

D&R'da kitap alırken, akvaryum için indirim olduğunu gördüm ve gitmeye karar verdim. Hafta sonu düştük yollara, gittik Forum İstanbul Avm'ye. Alışveriş merkezinin altını üstüne getirip gezdikten sonra, Sea Life Akvaryum'a giriş yaptık. Normalde girişler yetişkinler için 39, öğrenciler için 28 liraydı. D&r kart anlaşmasıyla, biz yarı fiyatına girdik. Çeşit çeşit balık ve su canlısı dışında, en sevdiğim tarafı okyanus tünelinde üzerimizden ve yan taraflarımızdan balıkların yüzmeleri oldu. Bölüm bölüm olan balıklar hakkında yan taraflarında türleri ve özellikleri, canlıları korumak adına öneriler yazıyordu. Bebek arabasıyla rahatlıkla gezebildik. Katlar arasında yürüyen merdiven ve asansör olduğu için inip çıkmakta problem olmadı. Gezinin orta kısmınında dinlenmek için bir cafesi ve çocuklar için oyun alanı vardı. En en beğendiğim kısmı, bebekler için kocaman bir bebek bakım odası olmasıydı. Çoğu yerde bebek bakım odası bile olmazken, burdakine bu kadar özen gösterilmesini takdir ettim. Uras'ın altını değiştirip, emzirerek turumuza devam edebildik. Akvaryumun beni hayal kırıklığına uğratan kısmı ise orman bölümüydü. Aqua Florya'nın devasa amazon ormanının yanında buranın lafı bile edilmez. Muhtemelen yer sıkıntısından dolayı ormanı pek iyi olmamış. Ama keşke orman diye, bir koridora yapma yapraklar koyup orman bölümü yapmasalarmış. En azından ormanı yok der geçilirdi, böyle komik bir durum oluşmazdı. Bunun dışında akvaryum gezimiz genel olarak iyiydi. Bu arada bol bol resim çektirmemize rağmen, sd karttaki sorun nedeniyle resimler gitti. Elimde kalan birkaç resmi paylaşabiliyorum. Hayvanları sevelim, koruyalım. Keyifli günler diliyorum.




1 Haziran 2015 Pazartesi

Balmumu Heykel Müzesi

Uzun süredir aklımda olan, gitmek istediğim yerlerden biriydi, balmumu heykel müzesi. Gezmeyi görmeyi seven biri olarak, eşim ve oğlumu da kendime uydurdum :) Parola belli, gidilmek istenen bir yer varsa "Uras'ı şuraya götürelim" yani şair burda demek istiyor ki; oraya gitmek istiyorum, Uras bahane :)
Büyükçekmece'ye İstanbul'un gürültüsünden uzakta, yeşilin ve denizin olduğu, aynı zamanda nezih ve sakin bir yerde bebeğimizi büyütelim diye taşındık. O yüzden her yer uzak bize, bir yere gitmek için uzun bir trafik çekmemiz gerekir. Gerçi şimdi burası da kalabalıklaştı, eski huzuru kaçıyor gibi. Bundan sonra Silivri, sonrasında da Edirne'ye kaçmak gerekiyor galiba.
Heykel müzesi, Sapphire Avm'nin içinde, Sapphire Avm'de 4. Levent'te yer almaktadır. Müzeye giriş ücreti yetişkinler için 20 lira, bebekler için ücretsiz. Müzeye girerken size çıkışa kadar bir rehber eşlik ediyor. Ilk önce rehbere ne gerek var, kendimiz gezebiliriz diye düşünsekte aslında rehberin olması çok iyi oldu. Çünkü kendimiz gezdiğimizde heykellere üstün körü göz atıp, önünde resim çekip gidecektik. Ancak rehber, özelliklerine göre bölümlere ayrılmış heykeller hakkında tek tek bilgi verdi, kimdir neden ünlüdür heykeli ne şekilde yapılmıştır gibi tüm sorulara cevap verdi. Sonrasında da resim çekilmek isteyenlere serbest zaman tanıdı. Heykellerin bazıları, mezarlık açılıp doku örneği alınarak yapılmış, her biri uzun araştırmalar sonucu resimleri ve tasvirleri derlenerek büyük bir uğraş sonucu meydana gelmiş. Bizim olduğu kadar heykeller oğlumuzun da dikkatini çekti ve hiç sıkılmadı. Bu arada resimlerde Uras'ı kucağımıza aldık ama bebek arabasıyla gittik ve müze yanyana 3-4 bebek arabası gezebilecek genişlikte.Sapphire Avm'ye gitmişken meşhur 360 derecelik seyir terasına da uğramak gerekirdi, ancak vaktimiz kısıtlı olduğundan biz göremedik.
Bu arada müzenin içi heykeller erimesin diye serin tutuluyor, yani içerisi dışarıya göre biraz soğuk. Müzelerin her halini gezelim, çocuklarımıza gösterelim, sanatsal yönlerini güçlendirelim diye düşünüyorum ben. Kaba saba değil de kitap okuyan, kültürlü, saygılı bireyler yetiştirmemiz dileğiyle.. Herkese keyifli günler










Avcılar Sahil

İstanbul'un iç kısmından yaşadığımız yer olan Büyükçekmece'ye giderken, yol üstü sayılan Avcılar'a daha önce gitmemiştim. Aklımda nedense deprem bölgesi, kentsel dönüşüm geçirecek, öğrenci merkezi bir yer olarak kalmış ve gidilip gezilecek yeri yokmuş gibi yer edinmiş -sanki bunlar gidilmesine engel- . Dün nihayetinde sahile gitme şansımız oldu.Gayet güzel deniz manzarası, yeşillikler içinde mekanları varmış. Defne Çay Bahçesi adında Rönepark / Yeşilköy tarzında bir yere gittik. Girişte hemen yan tarafında ücretsiz açık otoparkı olması, arabayı nereye bırakacağız derdine son veriyor. İçinde açık ve kapalı cafeleri ve balıkçısı var. Cafede veya balıkçıda açık alanda ağaçlar arasında otururken, Avcılar sahilini yukarıdan görebiliyorsunuz. Mayıs ayının son günlerinde gittiğimiz için, hava bize biraz serin gelirken, aşağıda sahilde insanlar denize giriyorlardı. Balıkçısı piyasa ortalamasında fiyatlara sahipken, cafesi oldukça uygun geldi. Belediyeye ait şirin bir çocuk parkı olan yer de bebek arabamızla genişce bir alanda yürüyüş yapıp, sonrasında oğlumun en sevdiği kısım olan, sallanma ve kayma kısmına geçtik. Bekar ve çocuksuzken, alelade bir yerde vakit geçirirken, çocuk sahibi özellikle bebek sahibi olunca çeşitli kriterler arıyor insan. En basiti bebek ve bebek arabasıyla girilebiliyor mu, mama sandalyesi, bebek bakım odası var mı, açık alansa oyun alanı var mı gibi ayrıntıları araştırıyoruz. Hepsini birarada bulmamız pek mümkün olmasa da bir iki özellik bile yetiyor. Şehrin içinde yeşil bir alanda kafa dinlemek isterseniz, Avcılar sahilinde çoğu park alanında, ağaçlar arasında deniz manzarasına karşı ailenizle hoşça vakit geçirebilirsiniz. Bol gezmeli ve keyifli günler :)